senle hiç başbaşa kalmadık ki
hep boş bir kalabalık,
senle hiç sarılamadık ki
hep aşılmaz yabanlık
kokunu duymak yasaktı ellerine dokunmak
gözlerine sakınmadan bakmak
seni sevmek yasaktı
kendime bile itiraf etmek yasakken bu aşkı
nasıl söylerdim seni sevdiğimi
koluna takıp geldiğinde zayıftan bir esmeri
anlatamam yaşadığım azab-ı makberi
nasıl bir öfkedir içimde patlayan
düşerden nasıl bir intihardır
daha çok sarıldım hiç sevmediğim
dünyaya
daha çok sevdiğimi söyledim
beni öldüren gerçeğe
sana yalan üstüne yalan söyledim
bir ölüm hazırladım ismini düğün koydum
töreler vardı örfler vardı atalar vardı
vazgeçemedim
iyi niyet yeter sandım
bir garip başımla bak çaresiz kaldım
olmadı ne yapsamda sergün çamura saplandım
istemedim hiç dokunsun bana
dokundurmadım
elimi tutmasını istemedim istemedim sokulsun yanıma
biliyordum dokunsa solacaktım
bir ölüm hazırladım adını düğün koydum
çünkü;
ben senin arkadaşının aşkıydım
sen benim yasak elmamdın
işte hepsi bu